ÜLKEMİZDEKİ kâğıt üreten tüm fabrikalar özelleştirildiği için kâğıt gereksinimimizi yurt dışından karşılıyoruz. Bu ise, kâğıt darlığına yol açabiliyor. Dövizin yükselmesi sonucu kâğıt fiyatları da alabildiğine artıyor. Gazete ve kitap kâğıdı üretemeyen yerli firmalar hammaddelerini de dışarıdan alıyorlar. Oysa kâğıtta geri dönüşüm tam anlamıyla yapılabilse, yurtdışından selüloz almaya ya da ormandan ağaç kesmeye gerek kalmayacak. Bir ton hurda kâğıdın 17 ağacın kesilmesini engellediğini göz önünde tutarsak, çöpe giden kâğıtlara “sokaktaki altın” diyebiliriz.
Kâğıt her ne kadar sokaktaki altın ise, toprağımızı, denizimizi, akarsuyumuzu kirleten bir plastik gerçeği var. Toprakta ve suda 400 yılda erimeyen ve kanserojen tehlike yaratan plastik geri dönüşüm sağlanabilirse, yararlı hale getirilebilir. Bunun için de çöpe gidenler ayrıştırılmalı ve ekonomiye kazandırılmalıdır.