Eskiden…

DSC_0134

MÜCAHİT TOPRAK

Eskiden…

Eskiye Özlem 

Eskiye özlem olur ya, hatırlarsın anıları
Yaşarken değerini bilmediğin dakikaları özlersin
Hatta bazen saniyeleri
Arkadaşları özlersin
Aslında ne sen, ne de onlar gitmemiştir bir yere
Anılar doğduğu yerde, insanlar olduğu yerdedir halbu ki
Ufak bir sızı saplanır göğsüne
Eski yaşananları özlersin bazen
Konuşmaları, suratları, hareketleri
Yaptıklarınızı özlersin
Düşünürsün dünü, bugünü, yarını
Düşünürsün, geri gelmeyecek tonla yaşananı…

-Eskiden az şeye sahip olur, onunla huzurlu olurduk; şimdi, çok şeye sahibiz ancak mutlu değiliz.
-Eskiden az konuşur çok iş yapardık; şimdi, cırcır böcekleri gibi sabahlara kadar konuşuyor, az iş yapıyoruz.
-Eskiden kavi olan dostlukların sıcaklığıyla huzurluyduk; şimdi, çıkar arkadaşlıklarının soğuk birlikteliğiyle huzursuzuz.
-Eskiden genç kızlar dantellere hayallerini işleyerek büyürlerdi; şimdi, hayallerini emanet ettikleri gençler tarafından hayal kırıklığına uğruyorlar.
-Eskiden anaların babaların sıcak kanatları altında huzur bulurduk; şimdi, onları izbelerine terk ederek mutluluk oyunu oynuyoruz.
-Eskiden mütevazılığın kıymetini bilerek yücelirdik; şimdi, kibrin alçaltan karanlığıyla yüceldiğimizi sanıyoruz.
-Eskiden postacının kapımızı çaldığında uzattığı sarı zarfı hasretle açar, koklardık; şimdi, kapandığında gönlümüzde iz bırakmayan konuşmalar yapıyoruz.
-Eskiden bayram akşamları yeni elbiselerimizi sabaha hazırlayarak bayram sevinci yaşardık; şimdi, kapımızın açılmadığı, kapılarını açmadığımız bayramları yaşıyoruz.
-Eskiden her biri aşkla bestelenmiş türkülerle büyürdük; şimdi, tepinmeler müzik diye beğenilerimize sunuluyor.
-Eskiden yoldan geçene tebessümle selâm derdik; şimdi, biz komşumuza, komşumuz bize somurtkan yüzle bakıyoruz.
-Eskiden bir kuru ekmeği ortadan ayırtıp paylaşmasını bilirdik; şimdi, var gücümüzle avuçlarımızı kapatıyoruz.
-Eskiden gönlümüz zengindi paylaşarak çoğalıyorduk; şimdi dar yüreklere sahibiz, biriktirerek azalıyoruz.
-Eskiden çevresi açık arazilerde özgürce uçurtma uçururduk; şimdi, gökyüzünü kapatan apartmanlar arasında güneşe hasretiz.
-Eskiden âlimlerin sohbetlerinde adâbı muaşeret öğrenirdik; şimdi, âlimlerin semtine uğramaz olduk.
-Eskiden bostana yaklaştığımızda sebzelerin kokusu burnumuza vururdu; şimdi manavlardan hormonlu sebze meyve taşıyoruz evlerimize.
-Eskiden bir suç işlediğimizde utancımızdan kızarırdık; şimdi, utanılacak suç kalmadı orta yerde.
-Eskiden samimi yönelişlerle bağlı olduğumuz istikâmetimiz vardı; şimdi, nihilizmin bunaltan kıyısında yok oluşumuzu bekliyoruz.
-Eskiden kağıda damlayan mürekkebin kokusunu ciğerlerimize çeker, yazıyı koklardık; şimdi, kalemi, kağıdı, mürekkebi bir köşede meyus bıraktık.
-Eskiden varlık aynasına bakar insanı görürdük; şimdi, kalabalıklar içinde insan arıyoruz.