DOĞRULUK İLHAMİ KARA

12355293_10153745147784334_1488614797_n

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Cemiyetlerin, milletlerin sağlıklı ve huzurlu olabilmeleri için kendi bünyelerini meydana getiren bireylerin, ahlaki kurallardan birisi olan doğruluk prensibine bağlı kalmaları gereklidir. Zira sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.

Toplumu oluşturan fertlerin sözleri özlerine mutabık kalırsa cemiyette bir ahenk ve huzur meydana gelir. Böyle değil de verilen sözler yerine getirilmiyor, verilen görevler karşısında lakayt kalınıyor, kişileri kandırmak için yalan konuşuluyorsa bu tip fertlerden meydana gelen toplumda rahatsızlaşma başlar. Biraz daha ileriye gidilince cemiyetteki fertler arasında karşılıklı güven duygusu kalmaz. Böyle olunca da toplum manevi yönden hasta olur.

Peygamber efendimiz konuyla ilgili Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyururlar “Doğruluk iyiye götürür. İyilik de Cennete iletir. İnsan doğru söyleye söyleye sonunda Allah katında doğrulardan yazılır. Yalancılık fenalığa, fenalık da cehenneme götürür. İnsan yalan söyleye söyleye Allah katında yalancılardan yazılır.”

Peygamberimiz diğer bir Hadis-i Şeriflerinde ise münafıklığın alameti üçtür.

  1. Konuştuğu zaman yalan konuşur.
  2. Emanete hıyanetlik eder.
  3. Verdiği sözünde durmaz.

Yukarıda sıraladığım üç haslet kimde mevcut ise o kişi münafıktır. Bu hasletlerden biri veya birkaçı mevcut ise o kişide münafıklık alametleri var demektir.

Bu bakımdan sözümüzün özümüze, özümüzün sözümüze uygun olması gerekmektedir. Yalan konuşmaktan, verilen emanetleri hıyanetlik etmekten, verdiğimiz sözlerin hilafına iş yapmaktan kaçınmalıyız. Bilmeliyiz ki, bu alışkanlıklar insanı manevi yönden hasta eder. Manevi yönden rahatsız olan yani hasta olan fert ve toplumla bunalım geçirmeye, çökmeye mahkûmdurlar.

Cenab-ı Hak konuyla ilgili Ayeti Kerimesinde “Ey iman edenler niçin yapamayacağınız şeyleri yapacağız diye söylüyorsunuz”.

Yapılamayacak işlemler için kişilere ümit verilmemeli. Bu hal hem kendimiz açısından ve hem de güven verdiğimiz kişi açısından iyi olmaz. Karşımızdaki kişinin bize olan güvenini yitirmiş oluruz. Onun hayata küsmesine vesile olmuş oluruz ki, bu da iyi bir davranış değildir.

Yukarıda meallerini verdiğim ayet ve Hadis-i Şeriflerden anlıyoruz ki, doğruluk, dürüstlük, insani iyiliğe, güzelliğe, Allah’ın sevgisine ulaştırır. Yalancılık, sözümüzde durmama, emanete hıyanetlik, kişiyi Allah’ın sevgisinden uzaklaştırır. Toplum içerisinde herkesin nefretini uyandırır. Aklıselim insan toplum içeresinde yaşamaya devam ederken etrafındakilere daima iyilik etmeye çalışır. Hayra vesile olur. Yapamayacağı işlere girişmez. Bu alanda söz vermekten kaçınır. Verilen görevleri topluma kişilere hizmet açısından gereği şekilde yapar. Asalak geçinmekten kaçınır.  İnsanların zararına olan bir şeyi yapmaz. Dürüstlük konusunda nefsine ağır da gelse taviz vermez. Sonuç olarak sözü özüne, özü de sözüne uygun olarak yaşamaya devam eder. İşte insanlığın ve Müslümanlığın gereği de budur.